Türkiye, nüfusuna göre yüzölçümü gayet büyük bir ülke. Yani insanlar yatay şekilde yapılan 1-2 katlı evlerde çok rahat oturabilir.
TÜİK verilerine göre 2021 yılı itibarıyla ortalama hane halkı 3 kişiden oluşuyor. Her evde 3 kişi yaşıyor yani ortalamaya vurduğunuzda. Biz de bu düzeni bozmayalım ve insanları yine 3'er kişi yaşıyacaklarmış gibi düşünelim.
Yaklaşık 84 milyon 780 bin olan nüfusumuzu 3'er kişilik gruplara ayırdığımızda sonuç 28.260.000 çıkıyor. Bu sayı bize kaç adet prefabrik eve ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.
İhtiyacımız olan prefabrik ev sayısı: 28.260.000
Yapılan evlerin kapladığı alan: 28.260.000 metrekare (8.478 km²)
Prefabrik evleri 300 metrekarelik alanlara yerleştirdiğimizde ise toplam 8.478.000.000 metrekarelik alanı kaplamış oluyoruz. Kilometrekare bazında baktığımızda ise 8.478 km² yapıyor.
Yani Muş ilimizin yüzölçümü kadar bir alana 300 metrekarelik prefabrik evlerde oturarak sığabiliyoruz tüm Türkiye'deki yaşayan insanlar olarak.
Peki neden yatay yapılmıyor da inadına inadına çok katlı ve şehir içine yapılıyor binalar?
Bunun nedenleri:
1: Küçük bir arsaya çok fazla kat yapıp da içine onlarca daire sığdırdığınızda, 1 koyup 100 kazanabiliyorsunuz.
Yani 1.000.000 TL'ye 1000 metrekare bir arsa aldınız.
Buraya 15'er katlı 4 tane blok diktiniz. Her blokta 4 daire olsa toplam 240 daire eder. Her bir daireyi 3.000.000 TL'ye satsanız toplamda 720.000.000 TL kazanıyorsunuz. Bunun yarısı masraflara gitse elinizde 360.000.000 TL para kalıyor.
Bu kazanca sadece inşaatı yapan ortak olmuyor. Birçok kurumdan bu şahane kazanca ortaklar çıkıyor. Şimdi kimlerin pay aldığını yazarsam başıma iş gelebilir. Yani kısaca yüksek binaların yapılmasının, hem de deprem bölgesinde, zemini sağlam olmayan yerlere yapılmasının tek sebebi ranttır, para hırsına yenik düşmüş zavallıların doymayan gözleridir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?