franz kafka

meyhane pilavcisi
“dava”, “şato”, “dönüşüm” gibi romanlarında hep bir çıkışsızlık, hep bir içe gömülüş vardır. ama gel gör ki en çok konuşulan eserlerinden biri yazmadığı romandan değil, yazdığı mektuplardandır: milena'ya mektuplar. kafka'nın aşkı da bürokratikti adeta. milena'ya mektup yazarken kendi içine dilekçe vermiş gibiydi.

bugün sosyal medyada olsaydı, her gün “story”ye kafkaesk bunalım atardı. kim bilir, belki de “bu sabah da böcek gibi uyandım” tweet'iyle gündem olurdu. ama iyi ki olmamış. çünkü o mektuplar, emojisiz ve filtresiz bir ruhun en saf yansımalarıydı.

kafka, 1924'te almanya'da veremden öldüğünde 40 yaşındaydı. ardında bıraktığı “yayınlama ama sana emanet” tembihine rağmen max brod, sağ olsun, söz dinlemeyip onu edebiyatın ortasına koydu. ne diyelim, bazen en büyük edebi devrimler, arkadaş sözünde durmayınca oluyor.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol