bugün hâlâ kitapları satıyor, cümleleri dilden dile dolaşıyor ama sabahattin ali artık aramızda değil. çünkü bu ülke, kendi içinden çıkan en derin kalemlerden birini koruyamadı.
sadece bir yazar değil, yaşadığı dönemi anlamanın anahtarıydı. onu okuyan biri, sadece bir karakterin hikâyesini değil, bir toplumun suskunluğunu da görür. devlet, yalnızlık, ahlak, aşk... o kadar yalın ama o kadar güçlü anlatır ki, hissetmeden geçemezsin satırlarından.
erken ölümüyle sadece bir insanın hayatı son bulmadı. bir halkın kendine ayna tutma ihtimali de darbe aldı.
çünkü o, bu toprağın içini bilen, çürümüşlüğü korkmadan yazan, duyguyu ham haliyle aktaran nadir kalemlerden biriydi.
bugün onun yaşında nice insan hayatta bile ne olmak istediğini bilmezken, o ömrünü haykırmaya adamıştı. suskunlar onunla konuşmayı öğrendi, kırılanlar onunla teselli buldu.
sabahattin ali, zamansız öldürüldü. ama kelimeleri hâlâ yaşatıyor bizi. belki de onun ardında bıraktığı en büyük miras bu: unutulsa bile, hissettirdikleri hatırlanmaya devam ediyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?