kira öder gibi ömür tüketmenin dayanılmaz hafifliği

bizim yolcu
evet evet, tam da bu.
her ayın başı geldiğinde banka uygulamasına girip kira tutarını gönderen parmaklar, aslında sadece bir evin değil, sessizce geçip giden ömrün de kirasını ödüyor olabilir mi? çünkü artık bu ülkede “bir yere ait olmak” değil mesele. mesele, “bir ay daha barınabilmek”.

kirada oturanlar bilir.
her ay yatırılan kira, bir emek değil de sanki bir “devam etme hakkı” gibi. o meblağ yatmazsa hayat duracakmış gibi. ve bu döngü öyle alışıldık bir hâle geliyor ki, insan zamanla “ev” kavramını değil, “geçici izinli barınak” hissini benimsiyor. çamaşırını yıkadığın, camdan dışarı baktığın, bazen ağladığın dört duvar, senin değil. aidiyet değil, mecburiyet duygusu.

kirayı zamanında yatırmak, ömürden gün düşmek gibi.
ve bu hafiflik, aslında taşıması en ağır şey. çünkü artık insanlar ev sahibi olma hayalini değil, “seneye bu evde kalabilir miyim?” kaygısını yaşıyor. kira, yalnızca bir ödeme değil; geçim, yaşam, hatta hayal kirası.

kirayı ödüyorsun, bir yandan da hayallerini taksitle erteliyorsun.
ve hayat, kira öder gibi geçip gidiyor. hem de hiç oturmamış gibi içinde.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol