yeni nesil CV'lerin en görünmeyen ama en baskın özelliği: özgüvenli cahillik.
bilmediğini bilmeme, öğrense bile kabullenmeme ve üzerine bir de “çok biliyormuş gibi davranma” yeteneğiyle donatılmış bu özel kitle, hayatın her alanına sızmış durumda. üstelik çoğu kez toplantının en yüksek sesli kişisi de onlar.
bunlar:
bir konuda hiçbir fikri yokken “bence de tam tersi” diyebilir.
“ben detaylara çok takılmam” diyerek özensizliği marifet sanır.
hatasını kabul etmez ama seni “fazla duygusal” olmakla suçlar.
ve en tehlikelisi: bu cümleyi kurar → “ben bu konuyu çok araştırdım.”
özgüvenli cahil, bilgisizliğini karizma gibi taşır.
"ben öyle düşünüyorum" der, ama düşünce yerine sadece varsayım sunar.
tartışırken bilgiyle değil, “yüksek ton ve mimikle” ikna etmeye çalışır.
biraz okusan, biraz dinlesen, biraz susmayı denesen... belki güzel bir insan çıkacak içinden. ama yok. özgüvenli cahilin içi de dışı da aynı: ben bilirim.
bu kontenjan artık her yerde:
ajanslarda: strateji diye slogan öneriyor.
üniversitelerde: bölüm 3. sınıf ama hoca gibi konuşuyor.
aile toplantılarında: aşı karşıtı, ama nedenini net bilmiyor.
sosyal medyada: her konuda yorum yazıyor. hepsi de yanlış.
bilmiyorsan sorun yok. ama bilmeyi reddedip üzerine bir de kendinden emin pozlar kesmek, bu ülkeye yapılmış büyük bir kötülük.
kısaca: özgüven iyidir ama bilgisizliğe yalıtım malzemesi yapılmaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?