başlık gerçek, hissiyat kolektif.
kira fiyatları öyle bir noktaya geldi ki,
bir oda bir salona "çocuk okutulabilir" fiyatı yazılıyor.
sahibinden'e giriyorsun,
100 m² ev → 28 bin tl.
“asansör yok, kombi bozuk ama metroya 10 dakika” yazmışlar.
yani hem soğukta kalıyorsun, hem yokuşta.
birileri “kira bu kadar çünkü talep var” diyor.
hayır tatlım, bu artık ihtiyaç değil, zorbalık.
insanlar “ev arkadaşı” değil, “salon paylaşımcısı” arıyor.
oda alt kiralanıyor, balkon depo oluyor, yaşam alanı excel dosyasına dönüyor.
kiracı ilanı verirken bile artık şöyle yazıyor:
“çamaşır suyu içmeden yaşayabileceğim, ruh sağlığıma zarar vermeyecek 1+1 daire aranıyor.”
çünkü bu artık ev aramak değil,
insanlığın sınırlarında akıl sağlığını koruma savaşı.
ve en kötüsü:
kimse bu fiyatları belirleyenlerle değil,
birbirini geçen kiracılarla kavga ediyor.
kısaca:
kiralar değil insanlar deliriyor.
ve delilik bu ülkede artık gayrimenkul gibi değer kazanıyor.
ekonomik kriz değil bu, sürekli düşük ayarda yanan bir yangın.
ama öyle bir yangın ki,
herkes alışmış, kimse "yangın var" demiyor artık.
sadece maaşlar eriyor, etiketler değişiyor, ama hikaye aynı:
"geçecek, biraz sabır."
2025 mayıs itibariyle durum:
dolar 38,5 tl,
enflasyon “resmiyette” %48 ama pazarda limon 60 lira,
çeyrek altın “evlenmeyi erteledi,”
kredi kartı limiti “geçinme hakkı” oldu.
ve en tuhafı:
artık kimse kriz kelimesini kullanmıyor,
çünkü bu bir standart hâlini aldı.
yani ekonomi çökmedi, biz onunla birlikte evrildik.
alıştık, kabullendik, dalga geçiyoruz ama içinde yaşıyoruz.
kısaca:
2025'te ekonomik buhran öyle derin ki,
artık dip değil, oturma alanı olarak kullanılıyor.
ama öyle bir yangın ki,
herkes alışmış, kimse "yangın var" demiyor artık.
sadece maaşlar eriyor, etiketler değişiyor, ama hikaye aynı:
"geçecek, biraz sabır."
2025 mayıs itibariyle durum:
dolar 38,5 tl,
enflasyon “resmiyette” %48 ama pazarda limon 60 lira,
çeyrek altın “evlenmeyi erteledi,”
kredi kartı limiti “geçinme hakkı” oldu.
ve en tuhafı:
artık kimse kriz kelimesini kullanmıyor,
çünkü bu bir standart hâlini aldı.
yani ekonomi çökmedi, biz onunla birlikte evrildik.
alıştık, kabullendik, dalga geçiyoruz ama içinde yaşıyoruz.
kısaca:
2025'te ekonomik buhran öyle derin ki,
artık dip değil, oturma alanı olarak kullanılıyor.
teoride:
entry'ni yazarsın → üç noktaya tıklarsın → “sil” dersin → silinir.
pratikte:
entry'nin tutmuşsa, gündeme düşmüşse, fav almışsa…
yakanı asla bırakmaz.
çünkü ekşi'de entry silinince silinmez.
alıntılanmıştır,
ekran görüntüsü alınmıştır,
reddit'e düşmüştür,
birinin aklına kazınmıştır.
üstelik sen entry'ni silince bile o başlık altında “yazdığı şeyi sildi” diye not düşülür.
yani sistem sana “unutturmam seni” der gibi çalışır.
bazısı silmek ister ama nick-altı bomboş kalır diye korkar.
bazısı kavga ettiği entry'yi siler ama sonra “yazdıklarının arkasında duramıyor” denir.
kısacası:
entry silmek, ekşi'de hem teknik işlem hem karakter sorgusudur.
ve en önemlisi:
bir kez yazıldıysa, silinse bile oradadır.
çünkü internet unutmaz.
ekşi hiç unutmaz.
zaman hiç unutmaz.
entry'ni yazarsın → üç noktaya tıklarsın → “sil” dersin → silinir.
pratikte:
entry'nin tutmuşsa, gündeme düşmüşse, fav almışsa…
yakanı asla bırakmaz.
çünkü ekşi'de entry silinince silinmez.
alıntılanmıştır,
ekran görüntüsü alınmıştır,
reddit'e düşmüştür,
birinin aklına kazınmıştır.
üstelik sen entry'ni silince bile o başlık altında “yazdığı şeyi sildi” diye not düşülür.
yani sistem sana “unutturmam seni” der gibi çalışır.
bazısı silmek ister ama nick-altı bomboş kalır diye korkar.
bazısı kavga ettiği entry'yi siler ama sonra “yazdıklarının arkasında duramıyor” denir.
kısacası:
entry silmek, ekşi'de hem teknik işlem hem karakter sorgusudur.
ve en önemlisi:
bir kez yazıldıysa, silinse bile oradadır.
çünkü internet unutmaz.
ekşi hiç unutmaz.
zaman hiç unutmaz.
sitenin adı donanımhaber, ama girince ilk gördüğün şey:
“abi kızlar neden böyle?”,
“x partisi seçimde ne yapar?”,
“sıfır araç mı, evlenmek mi?”
donanım kısmı sadece dekor.
asıl olay: herkesin her konuda bir fikri olması.
ram bellek sorusu sorarsın, 3 yorumdan biri “ülke bitmiş zaten kardeşim” olur.
bir ekran kartı önerisi istersin, tartışma dolar kuru ve iktidara bağlanır.
bilgi veren vardır ama ukala,
anlamayan vardır ama en yüksek sesi o çıkar.
bazen öyle kavga olur ki, konu unutulur.
bir kullanıcı ban yer, sonra diğerleri “özgürlük” diye başlık açar.
ve en kötüsü:
bir konu açarsın, cevap gelmez.
başka biri senin açtığın konuyu açar, 100 cevap alır.
çünkü algoritma değil, forum ruhu çalışır burada.
yani biraz kısmet, biraz da fan grubu işidir.
kısaca:
donanımhaber, teknoloji forumundan çok türkiye'nin mikro sosyal laboratuvarı gibi.
herkes orada, ama herkes başka bir sebeple.
“abi kızlar neden böyle?”,
“x partisi seçimde ne yapar?”,
“sıfır araç mı, evlenmek mi?”
donanım kısmı sadece dekor.
asıl olay: herkesin her konuda bir fikri olması.
ram bellek sorusu sorarsın, 3 yorumdan biri “ülke bitmiş zaten kardeşim” olur.
bir ekran kartı önerisi istersin, tartışma dolar kuru ve iktidara bağlanır.
bilgi veren vardır ama ukala,
anlamayan vardır ama en yüksek sesi o çıkar.
bazen öyle kavga olur ki, konu unutulur.
bir kullanıcı ban yer, sonra diğerleri “özgürlük” diye başlık açar.
ve en kötüsü:
bir konu açarsın, cevap gelmez.
başka biri senin açtığın konuyu açar, 100 cevap alır.
çünkü algoritma değil, forum ruhu çalışır burada.
yani biraz kısmet, biraz da fan grubu işidir.
kısaca:
donanımhaber, teknoloji forumundan çok türkiye'nin mikro sosyal laboratuvarı gibi.
herkes orada, ama herkes başka bir sebeple.
linkedin'e giriyorsun, bir bakmışsın herkes CEO.
ama öyle holding falan değil…
“Ahmet Creative Works”, “Ayşe Global Solutionist”, “Elif International Trade Vision” gibi tek kişilik ev ofisler var.
logo yok,
ofis yok,
ekip yok,
ama CEO var.
hem de “Founder, Visioner, Dreamer” tripleriyle birlikte.
en komiği de şu:
“hayalinizin peşinden gidin” yazıyor ama kendi son iş ilanı "asistan arıyoruz, stajyer olabilir" olmuş.
bazısı öyle özgüvenli ki...
bir ürünü 10 kişi almamış ama “20 ülkeye açılacağız” yazıyor.
öyle bağlantılar ekliyor ki, sanki NASA ile görüşmüş gibi:
“space economy üzerine fikir alışverişinde bulunduk.”
herkesin şirketi var ama kimse fatura kesmiyor.
herkes global ama ödeme hala havale/EFT.
herkes CEO ama çalışan arayan yok.
kısaca:
linkedin bir tür içsel kariyer evreni.
ve orada CEO olmak, sadece “düzenli paylaşım” kadar uzakta.
ama öyle holding falan değil…
“Ahmet Creative Works”, “Ayşe Global Solutionist”, “Elif International Trade Vision” gibi tek kişilik ev ofisler var.
logo yok,
ofis yok,
ekip yok,
ama CEO var.
hem de “Founder, Visioner, Dreamer” tripleriyle birlikte.
en komiği de şu:
“hayalinizin peşinden gidin” yazıyor ama kendi son iş ilanı "asistan arıyoruz, stajyer olabilir" olmuş.
bazısı öyle özgüvenli ki...
bir ürünü 10 kişi almamış ama “20 ülkeye açılacağız” yazıyor.
öyle bağlantılar ekliyor ki, sanki NASA ile görüşmüş gibi:
“space economy üzerine fikir alışverişinde bulunduk.”
herkesin şirketi var ama kimse fatura kesmiyor.
herkes global ama ödeme hala havale/EFT.
herkes CEO ama çalışan arayan yok.
kısaca:
linkedin bir tür içsel kariyer evreni.
ve orada CEO olmak, sadece “düzenli paylaşım” kadar uzakta.
bir şey satmaya çalışıyorsun.
fiyat makul, açıklama net, fotoğraflar tertemiz.
ve sonra mesaj geliyor:
“kardeşim 90 olur mu? nakit hemen geliyorum.”
ama sen 150'ye koymuşsun.
ürün zaten piyasanın altında.
ve o da biliyor bunu.
ama yine de şansını deniyor çünkü o bir ölücü.
iphone 13'e “abi 5.500 son olur mu?” diyen,
sıfır ayakkabıya “giyilmiş belli” diyen,
aracına bakan ustayla anlaşmalı olup "trameri varmış ya" bahanesiyle fiyat düşüren…
bu insanlar sahibinden'in karanlık gücü.
bazısı ürünü yerinde görmek ister ama gelirken yanında ne para ne niyet getirir.
bazısı sadece “konuşmak” için mesaj atar, sonra kaybolur.
bazısı senin ilanına teklif yapar, sonra kendi ilanına seni çağırır.
ekosistem içi döngüsel soygun.
ölücülük burada bir alışkanlık değil, bir yaşam biçimi.
çünkü her şeyin bedava olması gerektiğine inanan bir alıcı profili var.
kısaca:
sahibinden.com'da bir şey satmak istiyorsan,
önce sabır, sonra sinir, en son ruhsal bütünlük lazım.
fiyat makul, açıklama net, fotoğraflar tertemiz.
ve sonra mesaj geliyor:
“kardeşim 90 olur mu? nakit hemen geliyorum.”
ama sen 150'ye koymuşsun.
ürün zaten piyasanın altında.
ve o da biliyor bunu.
ama yine de şansını deniyor çünkü o bir ölücü.
iphone 13'e “abi 5.500 son olur mu?” diyen,
sıfır ayakkabıya “giyilmiş belli” diyen,
aracına bakan ustayla anlaşmalı olup "trameri varmış ya" bahanesiyle fiyat düşüren…
bu insanlar sahibinden'in karanlık gücü.
bazısı ürünü yerinde görmek ister ama gelirken yanında ne para ne niyet getirir.
bazısı sadece “konuşmak” için mesaj atar, sonra kaybolur.
bazısı senin ilanına teklif yapar, sonra kendi ilanına seni çağırır.
ekosistem içi döngüsel soygun.
ölücülük burada bir alışkanlık değil, bir yaşam biçimi.
çünkü her şeyin bedava olması gerektiğine inanan bir alıcı profili var.
kısaca:
sahibinden.com'da bir şey satmak istiyorsan,
önce sabır, sonra sinir, en son ruhsal bütünlük lazım.
"Benim için dünyada en büyük makam ve ödül, milletin bir bireyi olarak yaşamaktır. Eğer Cenab-ı Hak beni bunda muvaffak etmiş ise, şükrederim. Bugün olduğu gibi ömrümün sonuna kadar milletin hizmetinde olmakla övüneceğim."
Medusa'nın Salı (Fransızca: Le Radeau de la Méduse), Fransız ressam Théodore Géricault tarafından 1819 yılında tamamlanan ve Louvre Müzesi'nde sergilenen bir tablodur. Bu eser, 1816 yılında Fransa'nın Senegal'e gönderdiği Méduse adlı fırkateynin batması sonucu yaşanan trajediyi konu alır. Gemicilerin hatalı yönetimi ve kaptanın deneyimsizliği nedeniyle meydana gelen kazada, hayatta kalanlar derme çatma bir salda günlerce denizde sürüklenmiş, açlık ve susuzluk nedeniyle birçok kişi hayatını kaybetmiştir.
Tablo, hayatta kalanların kurtarılmayı beklediği anı dramatik bir şekilde tasvir eder. Géricault, bu eseriyle dönemin siyasi ve toplumsal eleştirisini yapmayı amaçlamış, gerçekçilik ve romantizmi bir arada kullanarak izleyiciye güçlü bir mesaj vermiştir.
Medusa'nın Salı adlı belgesel serisi ise, soL TV tarafından hazırlanmış ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)'nin kuruluşu ile iktidara geliş sürecini ele alan yedi bölümlük bir yapımdır. Belgesel, adını Géricault'nun tablosundan alarak, siyasi bir metafor oluşturmayı hedeflemiştir.
Belgeselin ilk bölümü, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yükselişi ve AKP'nin kuruluş sürecini incelerken, ikinci bölümde iktidarın ilk yılları ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak işgalinin Türkiye siyasetine etkileri ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde ise özelleştirme politikaları, Fethullah Gülen hareketinin devlet içindeki yükselişi ve Kürt sorununa yönelik çözüm arayışları gibi konular işlenmektedir.
Onedio
Dördüncü bölümde, Hrant Dink suikastı ve sonrasındaki gelişmeler, Avrupa Birliği süreci, demokratikleşme adımları ve Ergenekon davalarının hazırlıkları detaylı bir şekilde incelenmektedir. Belgesel, AKP ve Fethullah Gülen Cemaati arasındaki ittifakı, TÜSİAD gibi sermaye gruplarının bu süreçteki rolünü ve medyanın etkisini sorgulayan bir perspektifle sunulmaktadır.
Medusa'nın Salı, Türkiye'nin yakın siyasi tarihini eleştirel bir bakış açısıyla ele alarak, izleyiciye farklı bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.
Tablo, hayatta kalanların kurtarılmayı beklediği anı dramatik bir şekilde tasvir eder. Géricault, bu eseriyle dönemin siyasi ve toplumsal eleştirisini yapmayı amaçlamış, gerçekçilik ve romantizmi bir arada kullanarak izleyiciye güçlü bir mesaj vermiştir.
Medusa'nın Salı adlı belgesel serisi ise, soL TV tarafından hazırlanmış ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)'nin kuruluşu ile iktidara geliş sürecini ele alan yedi bölümlük bir yapımdır. Belgesel, adını Géricault'nun tablosundan alarak, siyasi bir metafor oluşturmayı hedeflemiştir.
Belgeselin ilk bölümü, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yükselişi ve AKP'nin kuruluş sürecini incelerken, ikinci bölümde iktidarın ilk yılları ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak işgalinin Türkiye siyasetine etkileri ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde ise özelleştirme politikaları, Fethullah Gülen hareketinin devlet içindeki yükselişi ve Kürt sorununa yönelik çözüm arayışları gibi konular işlenmektedir.
Onedio
Dördüncü bölümde, Hrant Dink suikastı ve sonrasındaki gelişmeler, Avrupa Birliği süreci, demokratikleşme adımları ve Ergenekon davalarının hazırlıkları detaylı bir şekilde incelenmektedir. Belgesel, AKP ve Fethullah Gülen Cemaati arasındaki ittifakı, TÜSİAD gibi sermaye gruplarının bu süreçteki rolünü ve medyanın etkisini sorgulayan bir perspektifle sunulmaktadır.
Medusa'nın Salı, Türkiye'nin yakın siyasi tarihini eleştirel bir bakış açısıyla ele alarak, izleyiciye farklı bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.
Siyasette bir dönem adını sık sık duyduğumuz isimlerden biri olan Nureddin Nebati, özellikle Hazine ve Maliye Bakanlığı görevindeki söylemleriyle kamuoyunun gündeminde kalmayı başarmış bir siyasetçidir. 1964 yılında Şanlıurfa'da doğmuştur. Tam adıyla Nureddin Nebati, eğitim hayatına İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde başlamış, ardından yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler alanında tamamlamıştır. Doktorasını ise Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde yapmıştır. Eğitim hayatı boyunca yönetim ve siyaset üzerine yoğunlaştığı görülmektedir.
Kariyerine ilk olarak özel sektörde başlayan Nebati, daha sonra aile şirketlerinde yöneticilik yapmış, bu süreçte ticari faaliyetlerle de iç içe bulunmuştur. Ancak kamuoyunun kendisini tanıması, esas olarak Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile başlamıştır. AK Parti bünyesinde çeşitli görevler üstlenen Nureddin Nebati, 2011 Genel Seçimleri'nde İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmiştir. Siyasi söylemleriyle, zaman zaman gündemi değiştiren açıklamalarıyla ve ekonomi politikalarına olan özgün bakışıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Tabii burada dikkat çeken kısmı çiziyoruz, çünkü bu tür bir etiketlemeyi herkes kaldırmaz.
En çok konuşulan dönemlerinden biri, kuşkusuz Lütfi Elvan'ın görevden ayrılmasıyla birlikte 2021 yılı Aralık ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasıyla başlamıştır. Görev süresi boyunca Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanmalara karşı geliştirdiği yöntemler, özellikle "heterodoks ekonomi" kavramıyla birlikte anılmıştır. "Faiz sebep, enflasyon sonuç" söyleminin pratiğe dönüştüğü süreçte görev alması, Nebati'nin sadece ekonomi çevrelerinde değil, gündelik hayatla ilgilenen pek çok yurttaş arasında da tanınmasına neden olmuştur.
Söz konusu dönemde Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi devreye alınmış, bu sistemin savunuculuğunu yapan isimlerden biri de yine Nebati olmuştur. Basına verdiği bazı demeçler, kamuoyunda geniş yankı uyandırmış; örneğin “Gözlerime bakar mısınız, ne görüyorsunuz?” şeklindeki çıkışı, siyaset literatürüne farklı bir açılım kazandırmıştır. Aynı zamanda "Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır" ve “TÜİK rakamları gerçektir” gibi cümleleriyle, ekonomik verilerin yorumlanması konusunda alternatif yaklaşımlar sunduğu da söylenebilir.
Nureddin Nebati, görev süresinde piyasa aktörleri, yatırımcılar ve vatandaşlar arasında farklı değerlendirmelere neden olan kararlar almıştır. Döviz kuru dalgalanmaları, yüksek enflasyon oranları ve TL'nin değer kaybı gibi başlıklar, onun görev süresi boyunca sıkça tartışılmıştır. Bir yandan reform mesajları verilirken diğer yandan piyasada yaşanan belirsizlik, hem iş dünyası hem de halk nezdinde soru işaretlerine yol açmıştır.
Bakanlık görevinden 3 Haziran 2023 tarihinde ayrılan Nebati'nin yerine Mehmet Şimşek atanmıştır. Görevden ayrıldıktan sonra aktif siyaset sahnesinde yer almamakla birlikte, zaman zaman yaptığı açıklamalar ve katıldığı programlarla gündeme gelmektedir.
Kamuoyunda Nureddin Nebati ismi, ekonomiyle ilgili yaptığı çıkışların yanı sıra jest ve mimikleriyle de hafızalarda yer etmiştir. Siyasetle mizah arasında gidip gelen bir figür olarak, sosyal medyada da epey malzeme sunmuştur. Özellikle ekonomik göstergelerle ilgili yaptığı değerlendirmeler, akademik çevrelerce sıklıkla ele alınmış; bazı ekonomistler bu yorumları ciddi analizlere dönüştürmüş, bazıları ise yorum yapmamayı tercih etmiştir. Bu da zaten başlı başına bir analiz konusudur.
Nureddin Nebati, Türkiye siyasi tarihinde özellikle ekonomi başlığı altında konuşulacak karakteristik bir profil çizmektedir. Ekonomiyle ilgili karmaşık teorileri halka anlatma biçimi, kamu iletişimi konusunda farklı yaklaşımların da değerlendirilebileceğini göstermiştir. Göz teması kurarak ekonomiyi anlatmak bir yöntemdir, belki de anlatının kendisinden daha etkilidir.
Kendisi hakkında söylenecek çok şey olabilir ama şu an için en doğru tanım: "Ekonomiyi konuşurken göz teması kuran bakan" olabilir.
Kariyerine ilk olarak özel sektörde başlayan Nebati, daha sonra aile şirketlerinde yöneticilik yapmış, bu süreçte ticari faaliyetlerle de iç içe bulunmuştur. Ancak kamuoyunun kendisini tanıması, esas olarak Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile başlamıştır. AK Parti bünyesinde çeşitli görevler üstlenen Nureddin Nebati, 2011 Genel Seçimleri'nde İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmiştir. Siyasi söylemleriyle, zaman zaman gündemi değiştiren açıklamalarıyla ve ekonomi politikalarına olan özgün bakışıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Tabii burada dikkat çeken kısmı çiziyoruz, çünkü bu tür bir etiketlemeyi herkes kaldırmaz.
En çok konuşulan dönemlerinden biri, kuşkusuz Lütfi Elvan'ın görevden ayrılmasıyla birlikte 2021 yılı Aralık ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasıyla başlamıştır. Görev süresi boyunca Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanmalara karşı geliştirdiği yöntemler, özellikle "heterodoks ekonomi" kavramıyla birlikte anılmıştır. "Faiz sebep, enflasyon sonuç" söyleminin pratiğe dönüştüğü süreçte görev alması, Nebati'nin sadece ekonomi çevrelerinde değil, gündelik hayatla ilgilenen pek çok yurttaş arasında da tanınmasına neden olmuştur.
Söz konusu dönemde Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi devreye alınmış, bu sistemin savunuculuğunu yapan isimlerden biri de yine Nebati olmuştur. Basına verdiği bazı demeçler, kamuoyunda geniş yankı uyandırmış; örneğin “Gözlerime bakar mısınız, ne görüyorsunuz?” şeklindeki çıkışı, siyaset literatürüne farklı bir açılım kazandırmıştır. Aynı zamanda "Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır" ve “TÜİK rakamları gerçektir” gibi cümleleriyle, ekonomik verilerin yorumlanması konusunda alternatif yaklaşımlar sunduğu da söylenebilir.
Nureddin Nebati, görev süresinde piyasa aktörleri, yatırımcılar ve vatandaşlar arasında farklı değerlendirmelere neden olan kararlar almıştır. Döviz kuru dalgalanmaları, yüksek enflasyon oranları ve TL'nin değer kaybı gibi başlıklar, onun görev süresi boyunca sıkça tartışılmıştır. Bir yandan reform mesajları verilirken diğer yandan piyasada yaşanan belirsizlik, hem iş dünyası hem de halk nezdinde soru işaretlerine yol açmıştır.
Bakanlık görevinden 3 Haziran 2023 tarihinde ayrılan Nebati'nin yerine Mehmet Şimşek atanmıştır. Görevden ayrıldıktan sonra aktif siyaset sahnesinde yer almamakla birlikte, zaman zaman yaptığı açıklamalar ve katıldığı programlarla gündeme gelmektedir.
Kamuoyunda Nureddin Nebati ismi, ekonomiyle ilgili yaptığı çıkışların yanı sıra jest ve mimikleriyle de hafızalarda yer etmiştir. Siyasetle mizah arasında gidip gelen bir figür olarak, sosyal medyada da epey malzeme sunmuştur. Özellikle ekonomik göstergelerle ilgili yaptığı değerlendirmeler, akademik çevrelerce sıklıkla ele alınmış; bazı ekonomistler bu yorumları ciddi analizlere dönüştürmüş, bazıları ise yorum yapmamayı tercih etmiştir. Bu da zaten başlı başına bir analiz konusudur.
Nureddin Nebati, Türkiye siyasi tarihinde özellikle ekonomi başlığı altında konuşulacak karakteristik bir profil çizmektedir. Ekonomiyle ilgili karmaşık teorileri halka anlatma biçimi, kamu iletişimi konusunda farklı yaklaşımların da değerlendirilebileceğini göstermiştir. Göz teması kurarak ekonomiyi anlatmak bir yöntemdir, belki de anlatının kendisinden daha etkilidir.
Kendisi hakkında söylenecek çok şey olabilir ama şu an için en doğru tanım: "Ekonomiyi konuşurken göz teması kuran bakan" olabilir.
Eskiden insanların kazanç kapısıydı. 2007 yılında kazanmaya başlamıştım. Şimdilerde büyük gazeteler dışında para kazanmak çok zor.
"Dolar 1.9'u gördü, ülke bu kafayla giderse 5-6 yıla 7 de olur 8 de olur hiç şaşırmamak lazım." Şeklinde tweet atan @yinemiberk adlı Twitter kullanıcısına
"qweqweqwrq sen çok bilim kurgu izlemissin 10-15 olcakmıs öyle bisey imkansız ülkenin icinden gecmeleri lazım" diye yanıt veren @theakcglyn kullanıcısının efsane yanıtıdır.
Tarih 17 Nisan 2012
![ülkenin içinden geçmeleri lazım ülkenin içinden geçmeleri lazım]()
"qweqweqwrq sen çok bilim kurgu izlemissin 10-15 olcakmıs öyle bisey imkansız ülkenin icinden gecmeleri lazım" diye yanıt veren @theakcglyn kullanıcısının efsane yanıtıdır.
Tarih 17 Nisan 2012
Discord, Jason Citron ve Stanislav Vishnevskiy tarafından kurulan bir anlık mesajlaşma ve dijital dağıtım platformudur. İlk olarak 13 Mayıs 2015 tarihinde piyasaya sürüldü. Discord, kullanıcıların sesli ve metin tabanlı iletişim kurmasını sağlar. İşte Discord'un bazı özellikleri:
1. Sunucular: Kullanıcılar kendi Discord sunucularını oluşturabilirler. Bu sunucularda sesli, metin ve sahne (stage) kanalları gibi farklı iletişim kanalları açabilirler.
2. Topluluklar: Discord, sadece oyuncular için değil, her türlü topluluğa hitap etmek amacıyla geliştirilmiştir. Bu nedenle her türlü ilgi alanına uygun sunucular oluşturmak mümkündür.
3. Oyun İçi Sesli İletişim: Discord, oyuncular için oyun içi sesli iletişimi kolaylaştırır. Bu, çoklu oyuncu oyunları oynarken takım arkadaşlarıyla iletişim kurmayı daha basit hale getirir.
4. Farklı Sürümler: Discord'un stabil versiyonu dışında, "Public Test Build," "Canary" ve "Development Version" gibi farklı sürümleri bulunur. Bu sürümler, yeni özellikleri test etmek isteyenler için kullanılabilir.
Discord, oyun topluluklarından Twitch yayıncılarına ve işbirliği yapan çeşitli topluluklara kadar geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından benimsenmiştir. Ayrıca, iletişim platformunu geliştirme ve her türlü topluluğun ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanma amacı güder.
1. Sunucular: Kullanıcılar kendi Discord sunucularını oluşturabilirler. Bu sunucularda sesli, metin ve sahne (stage) kanalları gibi farklı iletişim kanalları açabilirler.
2. Topluluklar: Discord, sadece oyuncular için değil, her türlü topluluğa hitap etmek amacıyla geliştirilmiştir. Bu nedenle her türlü ilgi alanına uygun sunucular oluşturmak mümkündür.
3. Oyun İçi Sesli İletişim: Discord, oyuncular için oyun içi sesli iletişimi kolaylaştırır. Bu, çoklu oyuncu oyunları oynarken takım arkadaşlarıyla iletişim kurmayı daha basit hale getirir.
4. Farklı Sürümler: Discord'un stabil versiyonu dışında, "Public Test Build," "Canary" ve "Development Version" gibi farklı sürümleri bulunur. Bu sürümler, yeni özellikleri test etmek isteyenler için kullanılabilir.
Discord, oyun topluluklarından Twitch yayıncılarına ve işbirliği yapan çeşitli topluluklara kadar geniş bir kullanıcı kitlesi tarafından benimsenmiştir. Ayrıca, iletişim platformunu geliştirme ve her türlü topluluğun ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanma amacı güder.
Turkcell gibi bir hissenin 13 sene gibi bir sürede sadece yüzde 485 yükselmesidir.
Temmuz 2022'ye kadar yüzde 100 yükselmiştir. Yüzde 384'ü de 2022 yılının ikinci yarısından sonra günümüze kadar yapmıştır.
Sasa 13 yılda yüzde 111.000 yükselmiş
Hekts 13 yılda yüzde 59.000 yükselmiş.
Turkcell ise sadece yüzde 485 yükselebilmiş.
Temmuz 2022'ye kadar yüzde 100 yükselmiştir. Yüzde 384'ü de 2022 yılının ikinci yarısından sonra günümüze kadar yapmıştır.
Sasa 13 yılda yüzde 111.000 yükselmiş
Hekts 13 yılda yüzde 59.000 yükselmiş.
Turkcell ise sadece yüzde 485 yükselebilmiş.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak isim değişikliğine giden parti.
90 bin cami yetmediği için gerekli olan camidir.
85 milyonun yarısı kadın. 42,5 milyon erkek var. Bunun 5 milyonu müslüman değildir diyelim. 17 milyonu 14 yaşın altında. Kaldı 20.500.000 kişi. 227 kişiye 1 cami düşüyor.
Gelelim eğitim kurumlarına.
Özel okullar dahil 70 bin okul var. 56 bin devlet okulu var. Okulların kalitesini artırmak yerine cami yapılıyor. Osmanlı Devleti'nin yıkılma dönemini aynen yaşıyoruz.
85 milyonun yarısı kadın. 42,5 milyon erkek var. Bunun 5 milyonu müslüman değildir diyelim. 17 milyonu 14 yaşın altında. Kaldı 20.500.000 kişi. 227 kişiye 1 cami düşüyor.
Gelelim eğitim kurumlarına.
Özel okullar dahil 70 bin okul var. 56 bin devlet okulu var. Okulların kalitesini artırmak yerine cami yapılıyor. Osmanlı Devleti'nin yıkılma dönemini aynen yaşıyoruz.
Zorlu Enerji ile Schaeffler arasında ortaklık anlaşması imzalandı.
Zorlu Enerji, rüzgar türbinlerindeki major ekipmanların atölye seviyesi bakım hizmetleri ve bu alandaki yenilikçi çözümlerini geliştirmek için Almanya merkezli teknoloji şirketi Schaeffler ile ortaklık anlaşması imzaladı.
Zorlu Enerji, rüzgar türbinlerindeki major ekipmanların atölye seviyesi bakım hizmetleri ve bu alandaki yenilikçi çözümlerini geliştirmek için Almanya merkezli teknoloji şirketi Schaeffler ile ortaklık anlaşması imzaladı.
9 Nisan 2010 tarihinde halka arz olduğundan bu yana yüzde 115150 değer kazanan hissedir.
Halka arz olduğunda 4 kuruş olan sasa'dan 100$ ile girseniz 3750 lotunuz oluyordu.
ve hisseyi hiç satmasaydınız sermaye artışları hariç 4.316.000 TL paranız oluyordu.
Bedelli ve bedelsiz sermaye artışları ile paranız 10 milyonun üzerinde olacaktı.
Halka arz olduğunda 4 kuruş olan sasa'dan 100$ ile girseniz 3750 lotunuz oluyordu.
ve hisseyi hiç satmasaydınız sermaye artışları hariç 4.316.000 TL paranız oluyordu.
Bedelli ve bedelsiz sermaye artışları ile paranız 10 milyonun üzerinde olacaktı.
İnternetten üç kuruş kazananın peşine düşecekler anlaşılan. Demirören 750 milyon dolar alıp ödemez. 10 milyon gençten kuruş kuruş hasılat yaparlar. Topladıklarının tamamını toplasan 100 milyon dolar etmez.
Uzun bir süredir sıfır otomobillerde yaşanan tedarik sorununun nihayet bir nebze çözüme kavuşması ile 2024 model otomobil fiyatlarında önemli kampanyalara gidilmesidir.
İşte sıfır otomobil kampanyalarına dair özet:
1. Hyundai:
- Hyundai Tucson'da sınırlı sayıda otomobil için indirimler var. Örneğin, 1.6 T-GDI 180 PS 4x2 Comfort modelinde ekim ayında fiyatlar haziran ayı seviyelerine dönmüş. Fiyatlar 1 milyon 370 bin TL'den başlıyor.
2. KIA:
- KIA, Sportage, XCeed, Ceed, Ceed SW, Picanto, Stonic ve Cerato modellerinde kampanyalar sunuyor. Örneğin, Stonic modelinde 100 bin TL'ye varan indirimler bulunuyor.
3. MG:
- MG HS modelinin Comfort ve Luxury versiyonlarında 250 bin TL için 12 ay vade ve yüzde 0.49 faizli kredi imkânı ve 100 bin TL takas desteği sağlanıyor.
4. Nissan:
- Nissan'da Qashqai, X-Trail ve Juke modellerinde ekim ayında 50 bin TL ila 125 bin TL arasında değişen fiyat avantajları sunuluyor. Örneğin, Qashqai'nin hafif hibrit Designpack versiyonunda ekim ayına özel 125 bin TL fiyat avantajı ve 12 ay yüzde 0 faiz kredi imkânı bir arada sunuluyor.
5. Opel:
- Opel Grandland modelinin Ultimate donanımlı versiyonunda 100 bin TL takas desteği dahil, 225 bin 900 TL'ye varan fiyat avantajları sağlanıyor. Benzinli ve otomatik şanzımanlı Opel Astra modellerinde ise nakit alımlarda geçerli, 124 bin 900 TL'ye kadar fiyat avantajları sunuluyor.
6. Toyota:
- Toyota, 2023 yılının sonlarında yıl sonu kampanyalarını açtı. 180.000 TL'ye varan indirim veya 250.000 TL için 12 ay yüzde 0 faiz fırsatı ile Yeni Corolla'ları satışa sundu.
7. Renault:
- 2024 model sıfır otomobillerde Renault'un indirim kampanyası bulunmakta, ancak indirim miktarları belirtilmemiş.
Yukarıdaki markalar ve modellerdeki indirim miktarlarına dair detaylı bilgi bulunmamakta.
İşte sıfır otomobil kampanyalarına dair özet:
1. Hyundai:
- Hyundai Tucson'da sınırlı sayıda otomobil için indirimler var. Örneğin, 1.6 T-GDI 180 PS 4x2 Comfort modelinde ekim ayında fiyatlar haziran ayı seviyelerine dönmüş. Fiyatlar 1 milyon 370 bin TL'den başlıyor.
2. KIA:
- KIA, Sportage, XCeed, Ceed, Ceed SW, Picanto, Stonic ve Cerato modellerinde kampanyalar sunuyor. Örneğin, Stonic modelinde 100 bin TL'ye varan indirimler bulunuyor.
3. MG:
- MG HS modelinin Comfort ve Luxury versiyonlarında 250 bin TL için 12 ay vade ve yüzde 0.49 faizli kredi imkânı ve 100 bin TL takas desteği sağlanıyor.
4. Nissan:
- Nissan'da Qashqai, X-Trail ve Juke modellerinde ekim ayında 50 bin TL ila 125 bin TL arasında değişen fiyat avantajları sunuluyor. Örneğin, Qashqai'nin hafif hibrit Designpack versiyonunda ekim ayına özel 125 bin TL fiyat avantajı ve 12 ay yüzde 0 faiz kredi imkânı bir arada sunuluyor.
5. Opel:
- Opel Grandland modelinin Ultimate donanımlı versiyonunda 100 bin TL takas desteği dahil, 225 bin 900 TL'ye varan fiyat avantajları sağlanıyor. Benzinli ve otomatik şanzımanlı Opel Astra modellerinde ise nakit alımlarda geçerli, 124 bin 900 TL'ye kadar fiyat avantajları sunuluyor.
6. Toyota:
- Toyota, 2023 yılının sonlarında yıl sonu kampanyalarını açtı. 180.000 TL'ye varan indirim veya 250.000 TL için 12 ay yüzde 0 faiz fırsatı ile Yeni Corolla'ları satışa sundu.
7. Renault:
- 2024 model sıfır otomobillerde Renault'un indirim kampanyası bulunmakta, ancak indirim miktarları belirtilmemiş.
Yukarıdaki markalar ve modellerdeki indirim miktarlarına dair detaylı bilgi bulunmamakta.
Bir şizofreni hastasının dini araç olarak kullanıp insanları ağına nasıl düşürdüğünü anlatan belgeseldir. Benzer yöntemleri kullanan tarikatların ağına düşmemek adına dikkatle izlenmesi gerekir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?