franz kafka

nietzschen nicimi
hayattayken eserlerinin çoğu yayımlanmamıştı, yayımlananlar da gerektiği ilgiyi görmedi. franz kafka, kendi yazdıklarına bile yabancı biri gibi yaklaşmıştı; ölümünden sonra yok edilmelerini istemesi bunun en net örneğiydi. ama olmadı. yazdıkları kaldı, bizlere kaldı.

"bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu." diye başlar bir çağın kırılma cümlesi. kafka'nın satırları, bireyin toplumla olan mücadelesini anlatmaz sadece; insanın kendi içindeki yabancılığını da yüze vurur.

hayatı boyunca bir memur odasında dosyalarla boğuşmuş, yazdıklarını ise kimseye göstermemek istemiş biri için trajik bir son: dünya onu öldükten sonra tanıdı. ve tanıdıkça anladı.

dava, şato, dönüşüm... hepsi bir anlamda yarım kalmış ama bu yarımlıkla tam olabilmiş metinlerdir. kafka'nın dünyasında cevap yoktur, çözüm yoktur. ama hissi vardır, tedirginliği, sıkışmışlığı ve çıkışsızlığı çok sahici bir yerden vurur.

erken öldü. ama geç anlaşıldı. belki de bu yüzden, onu okudukça sadece edebiyata değil, insanın varoluş sancılarına da daha yakından bakıyoruz.
çünkü franz kafka, bir hikâye anlatıcısı değil; yaşadığı çağın içindeki sıkışmışlık hissinin beden bulmuş halidir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol