bu ülkenin en iyi fikirleri, en doğru cümleleri ve en sağlam duruşları artık sessiz kalmayı tercih ediyor.
çünkü konuşmanın bir karşılığı kalmadı.
çünkü herkesin sesi var ama değeri yok.
bir bakıyorsun, alanında uzman biri yanlış bilgiyi düzeltmeye çalışıyor — linç yiyor.
bir diğeri usulünce eleştiriyor — “hain” deniyor.
başka biri doğru bildiğini yazıyor — herkes susuyor, yalnız bırakılıyor.
ve sonra o insanlar susuyor.
çekiliyorlar.
duvarın arkasından izlemeye başlıyorlar.
çünkü bu ülkede artık nitelik cezalandırılıyor,
bağıran değil, susup işini yapmaya çalışan dışlanıyor.
kim bu nitelikli sessizlikte olanlar?
okumuş, araştırmış ama artık yorum yapmayan akademisyen.
müzikle, sinemayla, sanatla var olmaya çalışan ama her şeyin politikleştiğini gören genç.
bir dönem çok üretmiş ama artık “bir şey değişmez” deyip kenara çekilmiş insan.
sosyal medyada sadece izleyen ama paylaşmayan, beğenmeyen, yorum yapmayan zihinler.
konuşsa çok şey anlatacak insanlar artık kendini korumak için susuyor.
çünkü artık her söz ya yanlış anlaşılıyor ya da kasti olarak çarpıtılıyor.
daha da kötüsü: sustuğun zaman bile “niye sustun?” diye suçlanıyorsun.
bunun adı: nitelikli sessizlik.
bu suskunluk ne umursamamazlık ne de bilgisizlik.
bu, yorulmuşluk.
sözünü değil, aklını korumaya çalışanların sessizliği bu.
ve şu an bu ülkenin en çok ihtiyacı olan şey de zaten o sessiz kalanların yeniden konuşması.
ama kim ikna edecek onları?
ve neyle?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?