confessions

yafeda

1. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 524
  2. takipçi 18
  3. puan 20603

suriyeli sığınmacılar ne olacak sorunsalı

yafeda
2011'de başlayan Suriye iç savaşıyla Türkiye'ye gelen Suriyeli sığınmacı sayısı 3,6 milyonu aştı. Başlangıçta "misafirlik" olarak görülen bu durum, artık kalıcı bir mesele haline geldi.

📉 Ekonomik Etkiler
Kira Artışı: Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kira fiyatlarında artış gözlemlendi.

Kayıt Dışı İstihdam: Suriyelilerin çoğu kayıt dışı çalışıyor, bu da iş piyasasında haksız rekabete yol açıyor.

İş Gücü Açığı: Bazı sektörlerde, özellikle vasıfsız iş gücü gerektiren alanlarda, Suriyeliler iş gücü açığını kapatıyor.

🧠 Toplumsal Etkiler
Demografik Değişim: Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı illerde demografik yapı değişiyor, bu da yerel halk arasında endişelere yol açıyor.

Toplumsal Uyum: Dil ve kültür farkları, Suriyelilerin topluma entegrasyonunu zorlaştırıyor.

Güvenlik Endişeleri: Bazı bölgelerde Suriyelilere karşı suç oranlarında artış olduğu iddiaları, toplumsal gerilimi artırıyor.

🔁 Geri Dönüş Mümkün mü?
2024'te Esad rejiminin devrilmesinin ardından bazı Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladı. Ancak Suriye'deki altyapı eksiklikleri ve güvenlik sorunları, kitlesel geri dönüşü engelliyor.

🧩 Çözüm Önerileri
Entegrasyon Politikaları: Suriyelilerin topluma entegrasyonu için eğitim, istihdam ve sosyal uyum programları geliştirilmeli.

Geri Dönüş Teşvikleri: Suriye'de güvenli bölgeler oluşturularak, geri dönüş teşvik edilmeli.

Uluslararası İşbirliği: Avrupa Birliği ve diğer uluslararası aktörlerle işbirliği yapılarak, yük paylaşımı sağlanmalı.

cemre demirel

yafeda
cemre demirel, 1989 doğumlu. Galatasaray Üniversitesi İktisat mezunu, ardından İstanbul Üniversitesi'nde felsefe doktorası yapmış. Akademik kariyerine rağmen, internet dünyasında "Mr. Sikkofield" takma adıyla tanındı. Blog yazılarıyla başladı, sonra YouTube ve sosyal medya üzerinden geniş kitlelere ulaştı.

Yazılarında ve videolarında illuminati, HAARP, Elon Musk gibi konuları ele aldı. "Bir Başka Din Tasavvuf" ve "Piyon: Gerçekle Baş Edemiyorsan, Yalanlardan Bir Kule Kur" adlı kitaplarıyla da dikkat çekti.

Siyasi görüşleri ve sert üslubuyla zaman zaman tartışmalara neden oldu. Özellikle 2023'te AK Parti mitinginde videosunun gösterilmesiyle gündeme geldi.

Ayrıca, testis kanseri olduğunu açıklayarak takipçileriyle sağlık mücadelesini paylaştı.

Cemre Demirel, dijital çağın getirdiği imkanları kullanarak kendi platformunu oluşturmuş, tartışmalı ama etkili bir figür.

40 yaşından sonra oluşan olgunluk

yafeda
artık kimseye kendini ispat etme derdin kalmaz.
çünkü herkesin zaten kendi hayat derdi vardır.
haklı çıkmak yerine “boşver ya” demeye başlarsın.
eskiden cevap verdiğin şeylere, artık sadece gülersin.
drama görünce kanalı değiştirir gibi uzaklaşırsın.

biraz daha az arkadaş, biraz daha çok huzur.
biraz daha az konuşma, biraz daha çok gözlem.
çünkü 40'tan sonra olgunluk, “artık yeter ya” demekle başlar.
ve en güzeli:
cevap vermemek, en olgun tepki olur.

türk toplumunda son yıllarda artan agnostisizm eğilimi

yafeda
son yıllarda dikkat çeken ama çok da yüksek sesle konuşulmayan bir dönüşüm var:
inanmamak ya da daha doğrusu sorgulamak.

artık birileri “ben agnostiğim” diyor,
başkası “deistim ama kültürel olarak müslümanım” diyebiliyor.
bazısı inançsız ama namaz kılıyor.
bazısı inançlı ama “bu sistem böyle olmamalı” diyerek camiye uğramıyor.

çünkü artık inanç dediğimiz şey, bir etiket değil bir iç yolculuk oldu.
ve bu yolculuğun sonunda bazıları inanmayı seçiyor,
bazıları ise “emin değilim”de kalıyor.

türk toplumunda inanç her zaman bir kimlik göstergesiydi.
şimdi kimlik değil, kişisel bir mesele olmaya başlıyor.
ve bu, özellikle gençler arasında daha görünür.

dine mesafe artıyor,
kurumlara güven azalıyor,
sosyal medya aracılığıyla farklı görüşlere erişiliyor.

biri “allah var ama din sistem değil” diyor,
diğeri “hiçbir şeyden emin değilim ama içimde bir şey var” diyor.
hepsi aynı anda var olabiliyor artık.

kısaca:
bu topraklarda ilk kez inanmamak da bir inanç biçimi kadar yaygınlaşıyor.
ve bu değişim sessiz ama güçlü geliyor.

çocukluğa dair unutulmayan detaylar

yafeda
bazen bir sabun kokusunda, bazen bir battaniyenin dokusunda geri gelir.
çocukluk anı değil, hissidir.

ütülü nevresimlerin sıcaklığı,

sobada kızartılan ekmek kokusu,

büyüklerin “şşş” deyip susturduğu ama ne olduğunu bilmediğin konuşmalar,

duvara yaslanmış yorganların “misafir gelecek” işareti olması,

okuldan gelip çanta fırlatıp koşarak sokağa çıkmak...

ve tabii o meşhur soru:
“annem nerede?”
her şeyi unuturuz ama bir odada annemizin olmayışını hep hatırlarız.

çocukluk detaylarla doludur:
dolap üstüne saklanmış çikolata,
misafir gelince çıkan dantel örtü,
yeni alınan ayakkabıyla uyumak istemek,
karne günü kahvaltısındaki sessizlik...

şimdi hiçbirini yaşamıyoruz,
ama bazen bir ses, bir koku, bir kelime bizi o ana götürüyor.
o da yetiyor zaten.
çocuklukta tam olan tek şey: eksikliğini sonradan fark ettiğimiz küçük detaylar.

gülen kadın fotoğrafının ahlak gerekçesiyle sansürlenmesi

yafeda
başlıktaki “ahlak” kelimesini görünce ne yapılacağını anlamışsınızdır

Ümraniye'de bir kozmetik markasının reklam afişlerinde sadece gülen kadınlar var diye, yüzleri sansürlenmiş. Üstelik üstüne de “toplumun ahlakını bozan içerikler görmek istemiyoruz” gibi cümleler iliştirilmiş. Yani kadınların gülmesi, birilerinin ahlakını bozuyormuş. Ne diyelim, bu ülkede hâlâ kadının gülümsemesini tehdit olarak gören bir kafa yaşıyor.

Bulut Can Okuducu da olayı kendi sosyal medya hesabından paylaşmış. “Sadece gülümseyen iki kadın” diyor. Ve ekliyor: “Kadının görünürlüğüne bile katlanamayan bir anlayışın hedefinde.” Haklı. Çünkü olay sadece bir afiş meselesi değil. Bu, sistematik bir bastırmanın, kadını kamusal alandan silmenin devamı.

Aynı şeyi daha önce Üsküdar'da da gördük, başka ilçelerde de. Bu, “bunu bir grup yaptı, önemsemeyelim” denecek bir şey değil. Aksine, tam da bu yüzden ses çıkarmak gerekiyor. Yoksa “kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak” diyenler, “örtüsüz kadın perdesiz eve benzer” diyenler hep güç buluyor. İki kadının gülen yüzü, o kadar mı korkutuyor sizi?

Yoksa mesele kadın değil, kadının özgürce gülmesinden mi rahatsızsınız?

bugüne kadar hayatın öğrettiği en önemli şey

yafeda
kimse seni senin kadar düşünmüyor.
ne sevgili, ne dost, ne iş arkadaşı, ne akraba...
herkes kendi hikayesinin ana karakteri.
senin hayatındaki rolü de, sen izin verdiğin kadar.

en çok da şunu öğrendik:
kendini çok zorlayan her şey, sonunda senden bir şey eksiltiyor.
birine yaranmaya çalışmak, her şeyi yetiştirmeye çalışmak, güçlü görünmeye çalışmak...

hayat dediğin şey zaten eksiklerle gidiyor.
sen üstüne her şeyi yükleyince tamamlanmıyor,
aksine daha da yoruluyorsun.

ve bir de şu var:
ne kadar verirsen ver,
almaya niyeti olmayan biriyle ilişki yürümüyor.

kısaca:
kendi sınırlarını bilmek, başkasının ilgisini beklemekten daha değerli.
çünkü sınır koymak bencillik değil;
kendine sahip çıkmak.

pop müziğin artık eski tadı vermemesi

yafeda
şarkılar çıkıyor, listeler dolup taşıyor ama yine de bir eksiklik hissediliyor:
duygu.
eskiden bir şarkı “aşk acısı” dediyse, içimize içimize işlerdi.
şimdi acı bile algoritmayla yazılıyor gibi.

nilüfer, leman sam, kenan doğulu, sezen aksu, levent yüksel,
şarkılarıyla bir duygu evreni kuruyorlardı.
hem söz vardı, hem melodi.
hem iç ritmi hem iç sızısı…

şimdi çoğu pop şarkı aynı altyapıyla, aynı cümleyle dönüyor:
“beni bıraktın ama döneceksin.”
biraz reggaeton, biraz trap, biraz tiktok — ama hiçbir şey tam değil.
şarkılar geçiyor ama kalıcı olan yok.

çünkü o eski pop sadece kulakta değil,
hayatta da bir yer tutuyordu.
şimdi ise fon müziği gibi tüketiliyor.
arkada çalıyor ama kimse dikkat etmiyor.

kısaca:
pop müzik de eski biz gibi artık…
biraz daha mekanik, biraz daha yalnız.

iktidar değişirse yandaş düzeni ne olacak sorsunsalı

yafeda
akp giderse yandaş ne yapacak sorusu, aslında bir kariyer planı değil, bir hayatta kalma stratejisi.

çünkü burada mesele sadece “bir partiye yakın olmak” değil.
o yakınlıkla:

ihale almak,
medyada köşe kapmak,
liyakatsizce kadro doldurmak,
ve en önemlisi hiçbir iş yapmadan “durumunu korumak.”

şimdi eğer iktidar değişirse:
bazıları hızla yeni iktidara yanaşacak,
bazıları “biz aslında muhaliftik” diye arşiv temizleyecek,
bazıları ekran yüzünü değiştirip yeni kılıfa girecek,
ama çoğu... sudan çıkmış balık gibi kalacak.

çünkü sadakat değil, çark üzerine kurulu bir düzen bu.
gidenin ardından ağıt yakmazlar; sadece kalanla yeni yol çizerler.

ve bu düzen yeni değil.
özal, demirel, ecevit, mesut yılmaz, tansu çiller dönemlerinde yancılık yapan birçok isim, bugün akp çizgisinde devam ediyor.
çünkü onlar için önemli olan kimin iktidarda olduğu değil;
yandaşı yüzdürecek bir iktidar denizi olup olmadığı.

ne olursa olsun çizgisini bozmayan suskun gazeteci

yafeda
yangın çıkar. o, dumanı izler.
toplum bölünür. o ortada kalır.
bir cinayet olur. “kanıt yok” der.
ekonomi çöker, “veriler net değil” yazar.
ve sonra da kendine “bağımsız gazeteci” der.

bu tip gazeteciler aslında ne tarafsız ne özgürdür.
çünkü etliye sütlüye karışmamak, bazen suç ortağı olmak gibidir.
topluma karşı sorumluluğu olan bir meslek, sessizlikle var olamaz.

ve en garibi:
sözde objektifliklerini “kimseye yaranmamak” sanırlar.
ama kimseye yaranmamaktan çok, hiçbir gerçeğe yaklaşmamayı seçerler.

haber yapmak değil, haberden kaçmak...
bu tarz gazetecilik, özgür basın değil; etkisiz içerik üretimidir.

bağlaç olan -de'yi bitişik yazan türk

yafeda
ayrı yazılması gerektiğini bilmez ama tartışmaya “bence” diye girer.
“ben böyle yazıyorum” der çünkü ona göre Türkçe bireysel bir tercih meselesidir.

"Benimde fikrim var."

"Onlarda geldi."

"Bizde şaşırdık."
bu cümlelerde sadece anlam değil, saygı da bozulur.

çünkü bu sadece yazım kuralı değil, okuyanı yoran bir ihmal.

dil dediğin şey toplumsal bir anlaşmadır,
“orada da” dediğinde “da” ayrı yazılır çünkü “orada”nın bir parçası değildir.

ama işte bu arkadaşlar:

her “de”yi yapıştırır,

sonra da uyarılınca “ne var bunda ya, anlaşılıyor sonuçta” der.

ama aynı kişi iPhone'un büyük harf düzeltmesine takılır,

kendi dilinde kurala gelince gevşer.

kısaca: bağlaç olan “de” ayrı yazılır.
çünkü biz ayrı yazılınca daha anlamlıyız.

nazım salur

yafeda
Nazım Salur, Türkiye'nin önde gelen ulaşım ve lojistik uygulamalarından BiTaksi ve Getir'in kurucusudur. Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli sektörlerde girişimlerde bulundu. 2013 yılında BiTaksi'yi, ardından 2015 yılında Getir'i kurarak hızlı teslimat sektöründe devrim yarattı.​

nevzat aydın

yafeda
1976 yılında İstanbul'da doğan Nevzat Aydın, Türkiye'nin önde gelen online yemek siparişi platformu Yemeksepeti'nin kurucusudur. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra University of San Francisco'da MBA yaptı. 2001 yılında Yemeksepeti'ni kurarak Türkiye'de online yemek siparişi sektörünün öncüsü oldu.​

oğuz alper öktem

yafeda
1991 yılında Kocaeli'de doğan Oğuz Alper Öktem, mikromobilite alanında faaliyet gösteren Martı'nın kurucusudur. Koç Lisesi'nden mezun olduktan sonra University of Chicago'da ekonomi, ardından London School of Economics'te siyaset ekonomisi eğitimi aldı. 2018 yılında Martı'yı kurarak Türkiye'de elektrikli scooter paylaşımını yaygınlaştırdı. 2023 yılında Martı'nın hisseleri New York Borsası'nda işlem görmeye başladı.​

demet mutlu

yafeda
1981 yılında New York'ta doğan Demet Mutlu, Trendyol'un kurucusu ve CEO'sudur. New York Üniversitesi'nde ekonomi eğitimi aldıktan sonra Harvard Business School'da MBA programına başladı ancak 2010 yılında Trendyol'u kurmak için programı bıraktı. Ayrıca, Peak Games'in kurucu ortakları arasında yer almıştır.​

mıatk

yafeda
mia teknoloji a.ş. (mıatek), Enerjey Enerji A.Ş.'nin Fotovoltaik Güneş Enerjisi ile Elektrik Üretim Santrali (GES) projelerini geliştirmek, öz kaynaklar veya uluslararası finans ve yatırım kuruluşları ile ortak girişim projeleri oluşturmak amacıyla 100% Enerjey bağlı ortaklığı olarak, Romanya'nın Bükreş şehrinde kurulacak Nouzi Energie S.R.L şirketi için başvuruda bulunmuş ve kuruluş tescil işlemleri 11.10.2023 tarihinde tamamlanmıştır. Kamuoyuna duyurulur.

12 ekim 2023 hafize gaye erkan ve jerome powell görüşmesi

yafeda
TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan ve ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, Dünya Bankası Grubu ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Yıllık Toplantıları çerçevesinde bir araya geldi.

Görüşme, Fas'ın Marakeş kentinde gerçekleşti ve yaklaşık 40 dakika sürdü. Bu, Ekim 2009'da dönemin TCMB Başkanı Durmuş Yılmaz ve Fed Başkanı Ben Bernanke'nin bir araya gelmesinden bu yana ilk kez TCMB ve Fed başkanlarının yüz yüze görüşmesi oldu.

Ayrıca, TCMB Başkanı Erkan, Brezilya Merkez Bankası Başkanı Roberto Campos Neto ile de Marakeş görüşmeleri kapsamında bir araya geldi. Erkan ayrıca Barclays ve Deutsche Bank'ın organize ettiği yatırımcı toplantılarına katıldı ve programı BlackRock, JP Morgan ve Goldman Sachs yatırımcı toplantıları ile devam ediyor.

murat muratoğlu

yafeda
Son YouTube videosunda "Para bulmak için her düğmeye basıyoruz. Dünya Bankası "mülteci kabul" karşılığı 35 milyar dolar ateşleyecek 3 yıl içinde. YETMEYECEK! Dolar, faiz, enflasyon artmaya devam edecek. Anlamı? NAKİT kral olacak!" Diyen ekonomisttir.

jpmorgan'ın bim'i en beğendiği 10 şirket listesine eklemesi

yafeda
JPMorgan, Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (CEEMEA) bölgesinde BiM'i en beğendiği 10 şirket listesine ekleyerek Türk bir firmasını ilk kez 2020'den bu yana Top 10 listesine dahil etti.

Aynı zamanda, şirket Türkiye için tavsiyesini "nötr" olarak sürdürdü. JPMorgan'ın stratejistleri, BİM'in CEEMEA Bölgesi Top 10 listesine dahil edildiğini belirten bir rapor yayımladı.

Bu, BiM'in 2020'den bu yana ilk kez Top 10'da yer aldığı anlamına geldi. Şirket ayrıca ilk 10'da değişiklikler yaptı ve bazı şirketleri liste dışı bırakıp yeni şirketler ekledi. Türkiye için tavsiyesini "nötr" olarak koruyarak Türkiye'nin CEEMEA içindeki yüksek piyasa oynaklığını vurguladı.

JPMorgan ayrıca önümüzdeki çeyreklerde TL'nin güçlü bir reel değer kazanacağını ve Dolar/TL'nin 2024'ün üçüncü çeyreğinde yüzde 13 kayıp yaşayarak 31'e yükseleceğini, enflasyonun ise Mayıs ayında yüzde 73 ile zirveye ulaşacağını öngördü. bımas
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol